Ana içeriğe atla

AŞI

AŞI



Aşı nedir?

Aşılamanın amacı, enfeksiyon hastalıklarına karşı vücudu korumak için bağışıklık sistemine yardımcı olmaktır. Sonuçta vücut, söz konusu enfeksiyona karşı bağışıklık kazanır. Aktif bağışıklık sağlamak için kişiye, enfeksiyon etkeninin antijeni verilir ve vücutta antikor yapımı uyarılır. Pasif bağışıklık sağlamak için ise; kişiye, doğrudan antikor verilir.

Aktif bağışıklık sağlamak amacıyla hazırlanan aşılarda; gücü azaltılmış canlı organizmalar, ölü veya etkisiz hale getirilmiş organizmalar veya arıtılmış bakteri ürünleri kullanılır.

Ülkemizde aşı üretimi için çalışmalar ilk Osmanlı İmparatorluğu Döneminde başlamıştır. 1721 yılında İngiltere Büyükelçisinin eşi Lady Mary Montagu ülkesine yazdığı bir mektupta İstanbul’da çiçek hastalığına karşı “aşı denilen bir şey” (varilasyon metodu) yapıldığını hayretle bildirmektedir. Bu mektup aşı yapımına ilişkin ulaşılmış en eski belgedir.

Aşı üretim çalışmalarını yürütmekte olan Pasteur, çalışmalarını sürdürebilmek için dönemin devlet başkanlarına maddi katkı için yazı yazar, yazılardan birinin 2. Abdülhamit’e ulaşması sonrasında, 2. Abdülhamit yardım yapabileceğini ancak çalışmalarını İstanbul’da sürdürmesini ister, bu teklif Pasteur tarafından kabul görmeyince ikinci teklif oluşturulur, Pasteur’a Mecidiye Nişanı ile birlikte 10.000 altın (bazı kaynaklarda 800 lira olarak geçiyor, ama baktığınızda dönemin İstanbul’unda yaklaşık 180-200 ev parası karşılığı) yollanır, aynı zamanda Osmanlı’dan 3 kişinin de yanına asistan olarak yetiştirilmesi istenir.

Mekteb-i Tıbbiye-i Askeriye-i Şâhâne’den müderris Alexander Zoeros Paşa’nın başkanlığı altında, Kaymakam (yarbay) Dr. Hüseyin Remzi ve Kaymakam (yarbay) Veteriner Hüseyin Hüsnü beylerin gönderilmesine karar verilir. Daha sonra bu ekip çalışmalara temel teşkil etmesi için “kuduz mikrobu” enjekte edilmiş bir kemik iliği ile Osmanlıya geri döner. 1887’nin Ocak ayında Zoeros Paşa’nın kliniğinde Daûl-Kelp ve Bakteriyoloji Ameliyathanesi (Kuduz Tedavi Müessesesi) kurulur. Bu kurum dünya’da üçüncü, doğunun ise ilk kuduz merkezi olmuştur. Daha sonra bu merkez difteri serumu da üretmiştir.




Aşı ve Aşının Yararları

Aşılama hastalık sonucunda oluşabilecek maddi ve manevi tüm kayıpları önleyecek, büyük tasarruf sağlayan tek sağlık yatırımıdır.Her gün yeni ve ilerleme kaydedilmiş aşılar geliştirilmekte ve kullanıma sunulmakta ,bu aşıların iyi ve etkin kullanılmaları için uğraşılmaktadır.Aşılar enfeksiyon hastalıkları savaşta ve onların ortadan kaldırılmasında en önemli silahtır..Antibiyotikler de dahil hiçbir şey enfeksiyon hastalıklarına yakalanma ve bu hastalıklara bağlı ölümleri aşılar kadar azaltamaz. Aşılar sadece çocukları korumuyor hastalığın kişilerarası yayılımını önleyerek tüm toplumu koruyor. Günümüzde tüm dünyada yürütülen aşılama programları sayesinde yaklaşık üç milyon çocuğun hayatı kurtulmakta ve binlerce çocuğun sakat kalması önlenmektedir. Bugün ülkemizde uzun uğraşılar sonrası çocuk felcine karşı bir zafer kazanılmıştır. Üç yıldan beri ülkemizde çocuk felci görülmemektedir.Tüm dünyada çocuk felci silinene kadar bu uğraş devam edecektir.

Bu kadar önemle üzerinde durulan aşı nedir?

Memorial Hastanesi Pediatri Bölümü Hekimleri’nden Uz. Dr.Hülya Caner aşıların içeriğini ve faydalarını kısaca şöyle anlatıyor. ‘Vücudumuz enfeksiyonların nedeni olan mikroplarla (antijen) karşılaştığı zaman koruyucu sistem hemen harekete geçer ve bu mikroplara karsı vücudu koruyan maddeler (antikor)üretir.Aşılar virus, bakteri gibi mikropların hastalık yapma özelliklerinden arındırılarak veya bazı mikropların salgıladığı zehirlerin etkilerini ortadan kaldırarak ya da bunların birtakım bölümlerini (genellikle antijenlerini) kullanarak sağlam kişilere verilmesi için geliştirilmiş biyolojik maddelerdir.Aşılar sadece koruyucudur tedavi edici etkileri yoktur.Yani hastalık oluştuktan sonra hasta kişiye aşı yapmanın bir yararı olmamaktadır.Aşılar hastalık yapmaz fakat aşı verildikten sonra vücut gerçekte hastalık ile karşılaşmış gibi davranır. Mikroplarları öldürmekle görevli hücreler ,koruyucu antikor salgılayan hücreler aşı yolu ile verilen hastalık etkenini tanıyor ve onu yok etmek için tüm vücut koruyucu sistemini harekete geçiriyor.Bu etkeni yok ederken onun tüm özelliklerini hafızaya alıyor.Vücut daha sonra gerçek hastalık etkeni ile karşılaşınca hemen hatırlayarak hastalık oluşumuna fırsat vermeden onu yok ediyor. Kısacası aşı ile hastalık oluşmadan antikor üretimi sağlanır vücudu kendini korumaya hazır hale getirilir.Dolayısı ile aşının kisileri hastalıktan ve onun kötü sonuçlarından koruyabilmesi için sağlam ve risk altındaki kişilere uygulanması gerekmektedir. Bilinmelidir ki hiçbir aşı temsil ettiği mikroorganizmanın kendisi kadar etkili bir cevap oluşturamaz. Bu nedenle kalıcı veya uzun süreli bir direnç oluşumu için aşıların uygun yaş ,doz ve belirli aralıklarla tekrarı gerekmektedir.Çocukların hastalıklara yakalanma riskinin en yüksek olduğu dönemden önce çocuklar aşılanmış olmalıdır. Ana hedef ülke çapında bir yaşın altındaki çocukların en az 90% aşılamak olmalı ve her anne –babanın çocuklarını hangi hastalıklara karşı kaç kez ne zaman aşılanması gerektiğini bilmeleridir



Aşıların hazırlanmasında kullanılan antijenlerin sınıflandırılmasına dayanılarak isimlendirilen pek çok aşı tipi vardır.

Aşı TipiTanımlama
Canlı Aşılar• Canlı aşılar hastalığa neden olan yaban virusun ya da bakterinin laboratuar koşullarında zayıflatılmasıyla üretilir.

• Bu şekilde elde edilen aşıdaki mikroorganizma çoğalma ve bağışıklık yanıtı oluşturma yeteneğine sahiptir.

• Hastalık yapıcı özellikleri ise zayıflatılmıştır.

• Canlı aşılar, bağışıklık sistemi zayıflamış ya da baskılanmış kişilere uygulanmamalıdır.

• Ülkemizde kullanılan canlı aşılar BCG, OPA, KKK ve suçiçeği aşılarıdır.
Ölü Aşılar• Ölü aşıların farklı türleri bulunmaktadır.

• Bir mikroorganizmanın tümünü öldürülmüş halde içeren aşılara tüm hücreli aşı, mikroorganizmanın yalnızca
belli kısımlarını içeren aşılara ise fraksiyone (alt birim) aşı denir.

• Tüm hücreli ölü aşılar kültür ortamında üretilen mikroorganizmanın ısı ya da kimyasal yöntemler kullanılarak öldürülmesiyle elde edilir.
Ülkemizde kullanılan Hepatit A aşısı ve inaktive polio aşısı bunun örnekleridir.

• Alt birim aşıları mikroorganizmanın tümünü değil yalnızca belli antijenik kısımlarını içerir. Alt birim aşılarını da subunit aşı ve toksoid aşı şeklinde
iki temel gruba bölmek mümkündür. Ülkemizde kullanılan Hepatit B, pnömokok, Hib, aselüler boğmaca ve risk gruplarına önerilen
meningokok ve grip aşıları subunit aşılarıdır.

• Toksoid aşılar ise toksini olan mikroorganizmaların toksinlerinin yapısı değiştirilerek toksik özellikleri yok edilmiş,
bağışıklık yanıtı oluşturacak özellikleri korunmuş halini içerirler. Difteri ve tetanoz aşıları toksoid aşılardır


Kaynakçalar
https://www.medicalpark.com.tr/asi-nedir/hg-29

https://www.memorial.com.tr/saglik-rehberleri/asi-ve-asinin-yararlari/

https://asi.saglik.gov.tr/genel-bilgiler/33-a%C5%9F%C4%B1n%C4%B1n-tarih%C3%A7esi.html

http://www.yeditepehastanesi.com.tr/yetiskinlerde-hangi-asi-ne-zaman-yapilmali

https://asi.saglik.gov.tr/genel-bilgiler/27-a%C5%9F%C4%B1n%C4%B1n-yararlar%C4%B1.html


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİLİME DOĞRU BAKALIM

BİLİM ŞENLİĞİ NEDİR?

TANITIM MÜZE